Ben-Beni-Benim
Mucizevi olan şey şudur ki evren bir parçasını evrenin
kalanını incelemesi için yaratmıştır ve o parça
kendini incelerken kendi içsel gerçeklerinde evrenin
kalanını bulmaktadır.
—John Lilly, 1972,
insani bilinç kapsamında kendimizi birey olarak algılarız. Çeşitli ilişkilerin “içinde olduğumuzu” düşünsek de, anahtar terim “ben”dir. Ben ilişki kuruyorum, ben arkadaşlarımla plan yapıyorum, ben akrabalarımla temasımı kaybetmiyorum. Dünyayı deneyimleme şeklimiz yalıtılmış bir kendilik kavramına dayanmaktadır, Batılı bilim dünyası da beyni bu bakış açısından incelemiştir. Oysa bireyselliğe çok değer vermemize rağmen bir paradoksun içinde yaşıyoruz çünkü hepimiz birbirimizin içsel biyolojik durumlarını düzenliyoruz
(DeVries ve diğ., 2003; Hofer, 1984,1987).
Birbirimize bağımlılığımızın en belirgin olduğu anlar çocukluk dönemi ve yoğun sevgi ve üzüntü durumları olsa da, bu bağ aslında varoluşumuzun ayrılmaz bir parçasıdır. Beyinlerarası
bağlantılar bir yana, insan türü olarak beyinlerimizin ne kadar karmaşık olduğunu bile daha yeni fark etmeye başladık. Sosyal varlıklar olarak evrimleştiğimizi ve hepimizin biyolojilerinin birbiriyle bağlantılı olduğunu anlamaya daha yeni başlıyoruz.
Sosyal sinaps aramızdaki mesafedir; ayrıca aile, kabile, toplum ve insan türü gibi daha büyük organizmalar halinde birbirimize bağlanmamızı sağlayan ortamdır. Hayatlarımızı bu sinapsın sınırlarında yaşadığımız ve iletişimin büyük bölümü bilinçli farkındalık düzeyinin altında otomatik şekilde gerçekleştiği için olup bitenler bize olağan gelir, çoğunu da görmeyiz. Bu kitabın başlıca odak noktalarından biri sosyal sinapsı gün ışığına çıkarmak ve birçok mekanizmasından bazılarını keşfetmektir. Bu keşif sürecinde insanların da nöronlar gibi birbirlerini nasıl etkinleştirdiklerini, nasıl bağlantı kurduklarını ve nasıl bir araya gelip ilişkiler kurduklarını inceleyeceğiz.
İNSAN İLİŞKİLERİNİN NÖROBİLİMİ
Bağlanma ve Sosyal Beynin Gelişimi
Louis COZOLINO
Bu konuya henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...